Sana Bahar Getirdim

 ~SANA BAHAR GETİRDİM !.. ~


O gün eli kesildiği için gittiği hastahanede,bekleme koridorunda doktoru beklerken, az ilerisinde oturan  kızla gözgöze gelmişti biranda... İçi titredi.Biran birdaha göremem korkusuyla duvarın arkasında durup nefesini tuttu.-"Biraz cesaret-" deyip yavaş yavaş yaklaşmaya başladı.Yanına vardığında, - "Hanımefendi lütfen beni yalnış anlamayın.Okadar güzelsinizki...-"demiş ve güzel bir sohbete başlamışlardı...


İkiside fazlasıyla etkilenmişti birbirinden.. Genç adam, Uzun uzadıya yaptıkları sohbetin ardından-" Bir kahve içebilirmiyiz? - "diye sorduğunda.Genç kız o an herşeyi unutup, bacaklarına örtülü şalı eline alıp ayağa kalkmak istedi.Fakat büyük bir  acı çektiği mimiklerine yansımış, hemen istemsizce tekrar yerine oturmuştu... Sonrada elindeki maskeyi yüzüne takıp, -"Ben yarım bir kızım.Üstelik çok hastayım... Biran bana herşeyi unutturdun ama,sana eşlik edecek durumum yok-" deyip gözyaşlarına boğulmuştu.İçi acımıştı genç adamın.Gözleri önünde ağlayan kızı, danışmadaki işini halledip gelen ve kucağına alıp götüren babasının arkasından bakıp kalmış, sonrada alel acele çıkışa yönelmişti...


 Genç kız ve babasının bindiği arabayı takip etti sonra dikkatlice.Takip bir köy evinde son bulmuş ve babası kucağına aldığı kızını evlerine götürmüştü... Sessizce izledi genç adam tüm olup biteni...Babası sonra  kızını penceresi yarım açık, karanlık gibi görünen bir odaya götürdü.Genç adam pencerenin altına kadar gidip konuşulanları dinlemeye başlamıştı.Adının Şule olduğunu öğrendiği kız, - "Şu dışarıdaki yemyeşil baharın tadını dahi bir gün olsun çıkaramadım.Ne zaman benim ömrüme bahar gelecek baba?Bu dört duvar arasında kışı yaşıyorum hep.Küçük bir çocukken gördüğüm o baharları kokusu hala burnumda.Güneşe çıkmak istiyorum artık" - deyip hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı.Babası ise gözyaşları içinde perdenin aralık kısmını kapatıp sarıldı kızına...


Üç gün sonra bir akşam üzeri kapıları çalındı.Süleyman elinde bir buket çiçek ve çikolatasıyla gülümsedi Şule'nin babasına.Ardından giren anne ve babasıda hayırlı bir iş için geldiklerini söyleyip, davet edildikleri oturma odasına geçmişti.Şule biranda karşısında Süleyman'ı görünce eli ayağına dolanmış ne yapacağını bilememişti.


Tanışma ve kahve faslından sonra, ALLAH ın emri, Peygamber efendimizin kavliyle istemişlerdi kızı.Şule ve ailesi şaşkın bir halde olanları anlamaya çalışırken, Süleyman söz aldı ve-"Efendim kızınızı bahar kokuları içinde yaşatacağım.Tekrar güneşi görecek-" dediğinde, Şulenin babası bir iki dakikalığına salona çağırmıştı genç adamı.-"Oğlum, anladım kızımı çok beğenmişsin.Kızımın gözlerinden anladığımda göre oda senden etkilenmiş.Fakat tutamayacağın sözler verme.Benim kızımın ayakları tutmaz.Güneş ışığına çıkması dahi yasak hastalığı yüzünden.. -" demişti.Süleyman ise, - "Size söz veriyorum, bütün bu dediklerimi yapacağım demiş ve ne kadar kararlı olduğunu göstermişti.Babası birkez de Şuleye sormuştu fikrini.Kız ise utana sıkıla Süleyman'ı tanımak istediğini söylemişti.Kendi aralarında söz kestiler bir hafta sonra.Bir ay sonrada nişan yaptılar... İkisi hiç dışarı çıkamasada, Süleyman hep eve geliyor ve evde zaman geçirip birbirlerine günden güne dahada yakınlaşıyorlardı...


 Şuleyi hastahaneye götürüp getirme işlerini ise Süleyman üstlenmişti artık.Zaten evden kısa süreliğine hastahaneye gitmek için çıkabiliyodu genç kız... Yaklaşık üç ay sonra, evlerinde bir kaç komşu ve akrabanın katılımıyla küçük bir düğün merasimiyle evlendiler...


Düğünden bir hafta sonra şehir dışına eşiyle taşınan kızlarını aradıklarında, Şule'nin sesi okadar iyi geliyorduki.Haftalar haftaları kovaladı ve  genç kızın anne babası hep merak içinde kızlarını telefonla arayıp konuştular.Fakat Aradan bir yıl geçince artık fazlasıyla meraklanıp kendi gözleriyle olup biteni görmek istemişlerdi.Herşey yolundamıydı?Üstelik kızlarının durumu ortadayken...


Ve kızlarının gelin gittiği şehre doğru yola koyuldular onlara haber vermeden.Şule'nin babası adreste yazan eve vardığında açık pencereden içeriye doğru bakmıştı.Damadı Süleyman'ın kızına büyük bir sevgi ve şefkatle bakarak yemek yedirdiğini gören anne baba gözyaşlarını tutamamışlardı... Kendilerini biraz toparlayıp kapıyı çaldılar.Süleyman büyük bir içtenlikle anne ve babasını içeriye davet etti önce. Sonrada sofraya oturmalarını istemişti. Fakat evde yeterli derecede ekmek kalmadığı için markete gitmek için evden çıkınca, anne babası merakla Şuleye neler olduğunu sormuştu hemen...


 Şule içi içine sığmaz bir halde anne babasının ellerini tuttu ve sözlerine başladı.-" Evlendiğimiz ilk günden beri Süleyman öyle üzerime titriyor ki.Evi kendisi temizleyip,eşyaları yıkıyor.O işten gelene kadar ben yapmaya çalışsam, yorulmayım diye bana kızıyor.Yemeğimi bile kendi yediriyor.Anne baba, biliyormusunuz?Bana bahar getirdi Süleyman.Bu bahar öyle güzel kokuyor ki.Küçüklüğümde yaşadığım hiçbir baharın kokusu gibi değil...Ne kadwr güxel koktuğunu tahmin bile edemezsiniz... Annecim babacığım, Süleyman sözlerini tuttu...Güneşede çıkaracağını söylemişti ya hani...Şimdi kapıdan girer. Güneş gibi parıldar... Güneşim oldu benim.Hayatımda hiç olmadığım kadar çok mutluyum...-"


İnsan insanın ya kışıdır. Ya baharıdır…


#Yazar #Suat #Özge

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Milattan önce 4 bin yılında yaşayan Sümer Medeniyetinden elde edilen...

İĶİ KEKLİK TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ

İlk robot ve otomat sistemlerini tasarlayan bilim insanı: ''El-Cezeri" Çılgın Otomatçı: El-Cezeri