ANNE DÜŞERSE


 ANNE DÜŞERSE... ~

Doktor, annesinin o ölümcül hastalığa yakalandığını söylediğinde yüreği titremişti küçük Zeliha'nın. Önce saçları dökülecek, sonra gitgide halsizleşecek, sonra günden güne eriyip gidecekti. Ne ilaç, ne bir tedavi... Hiç bir çaresi yoktu bu hastalığın. Tek bir mucizevi ilaç önermişti doktor. Oda tıbbi bir ilaç olmayan sevgiydi... Hayattaki tek varlığı annesini hayatta tutabilmek için mahalle berberinden ödünç aldığı makinayla aynanın karşısında sıfır numara traş ettikten sonra kendisinin saçlarını kazıdı, içi kan ağlasa da gülümseyerek. Güçlü olmaya çalıştı. O düşerse annesi de düşecekti çünkü. Önce kendisi hayat dolu olmalıydı. Sonra bunu annesine aşılayacak, hayata tutunmasını sağlayacaktı böylelikle...
Bir an bile gülümsemesini bırakmadı o günden sonra. Annesi ne zaman hastalığına dair ilaçlarını içecek olsa dolabın üzerindeki vitamin ilaçlarından bir tane de kendisi içiyordu annesine eşlik ederek. Acılığına bir türlü alışamadığı bu ilaçları içerken yüzünde istemsizce oluşan hoşnutsuzluğu annesine asla hissettirmemeye çalışıyordu. Hastalığının hiçbir evresinde onu yalnız bırakmamıştı ki zaten. Midesi bulansa, sanki kendi midesi bulandığını hissediyordu artık. Ağrıları olsa, o küçük vücudunda annesiyle birebir aynı acıyı duyuyordu sanki. Can bağı böyle bir şey miydi? Aynı acıyı hissetmek miydi? Ve yüzünden hiç eksik etmediği gülümsemesiyle yapıyordu bütün bunların hepsini...
Annesini tıpkı bir çocuk gibi lunaparka götürürken de, yol kenarlarından çiçekler toplayıp birlikte taç yaparken de, birlikte o çok sevdikleri şekilli kurabiyeleri yaparlarken de, sıfır numaraya vurulmuş saçlarını asla sorun etmiyorlardı artık... Hayata yeniden birlikte bağlanmışlardı. Hastalığı kabullenmek ve ona yenildiğini hissetmenin asıl hastalık olduğunu annesine kabullendirdiğini gördüğü zamanlarda da sevincinden çoğu kez sessiz sessiz ağlamıştı Zeliha...
Ve tam bir yıl sonra bu defa umutla tekrar doktora gittiklerinde, doktor gerekli tahlilleri yaptı. Ve hayretle baktı Makbule hanımın yüzüne. Ve şöyle dedi sonra:
-"Başarmışsınız. Nasıl yaptınız bilmiyorum ama, Zeliha iyileşmiş.-" dediğinde en büyük şaşkınlığı Zeliha yaşamıştı. Asıl hasta olanın kendisi olduğunu anladığında, annesine sarıldı içi titreyerek. Asıl hastalığına eşlik edenin, onu hayata bağlamak için hastaymış numarası yapıp saçlarını bile kazıyan, ağrı ve sancılarını kendi hissediyormuş casına davranan annesi olduğunu öğrendiğinde böyle bir kahramana sahip olduğu için şükürler etti defalarca. Şimdi neden vitamin ilacı sandığı ilaçların acı olduğunu anlamıştı...
Düşmemişti Zeliha. Çünkü anneler düşmeyince evlatlar asla düşmez. Çünkü kale gibi sapasağlam anneleri olduğunu bilirler...Bu yüzden dimdik ayakta kalabilirler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Milattan önce 4 bin yılında yaşayan Sümer Medeniyetinden elde edilen...

İĶİ KEKLİK TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ

İlk robot ve otomat sistemlerini tasarlayan bilim insanı: ''El-Cezeri" Çılgın Otomatçı: El-Cezeri