Birgül

 ~BİRGÜL~


 Biranda başı dönmüş, isremsizceyola atmıştı kendini. Ve çokta hızlı gitmeyen araba çarpmıştı Birgül'e. Çiçek sepeti ise aracın farını kırmış. Kendi canının değilde, verdiği zarar'ın korkusuna kapılmıştı o anda hemen... Arabadan inen genç adama bile bakmadan,

-"Vallahi istemeden oldu. Başım döndü. Ne yana gittiğimi bilemedim.Zararımı öde dersen, inan olsun daha siftah bile yapamadım. Zengin birine benziyorsun. Ne olur bu defalık affet-" dediği an ise  gözgöze gelmişlerdi... Diğer araçlar korna çalarken beklemekten sıkıldıkları için, Ferhan yola dökülen çiçekleri toplayıp sepete koymuş, sonra da telaş içinde olan genç bayanı sakinleştirip hiçbir borcu olmadığını söylemişti içtenlikle gülümseyerek...


Daha fazla konuşmak, tanışmak istesede Birgül'le aracıyla yolu kapattığı için diğer şöförler sinirlenmeye başladığı için, aracına dönmek zorunda kalmıştı...


Ama Birgül' ün yürüyüp gittiği sokağıda aklına kazımıştı. Ertesi gün o   sokağa girdiğinde ise bir çığlık duymuştu...

-"Komşular yetişin. Babama birşey oldu. Ne olur yardım edin. Yine fenalaştı-" diye bağıran bir önceki gün gördüğü çiçekçi kızdan başkası değildi... Babasının hastaneye götürülmesi için bir arabaya ihtiyaç olduğunu anlayınca hemen evin önüne çekti arabasını Ferhan... Ve mahallelinin garip bakışları arasında çiçekçi kız'ın babasını arabasına taşıdı... Ve en yakın hastahaneye gittiler birlikte. Şükür ki zamanında müdahale edilmişti yaşlı adama... Ve birdefa kalbi duran adam, doktorların yoğun gayretiyle hayata dönmüştü...Babasından başka kimsesi olmayan Birgül öyle minnettar olmuştu ki Ferhan 'a... Ve akşam üzeri yaşlı adamı gecekondu mahallesindeki evine götürdüğünde, Birgül' le artık tanışmışlar, hatta etkilenmişlerdi birbirlerinden... İkisininde bakışlarından bu durum okadar belli oluyorduki...


O günden sonra hergün Birgül'ün çiçek sattığı sahil kenarına gitti Ferhan...Onunla konuşurken bambaşka biri olduğunu hissediyordu.Ve bu görüşmeler günden güne daha da sıklaşmış, aralarında bir sevgi bağı olmuştu sonunda...


Ferhan ise Birgülle ne kadar ciddi olduğunu kanıtlamak için aylar sonra elinden tuttu sevdiği kızı. Ve yaşadığı lüks köşke götürüp anne babasına tanıştırdığında, Ferhan'ın anne babası sinirden deliye dönmüş demediğini bırakmamıştı birbirini seven iki genç insana... Birgül'e fakir bir ailenin kızı olduğu için olmadık hakaretler ettiler... Ve kovdular evden...


Ferhan ise anne babasının bu tutumunu anlayamıyor, acıyarak bakıyordu onların bu haline.. Sonra sevdiği kız'ın peşinden koştu ve ne olursa olsun asla ve asla ayrılmayacaklarına ikna etmişti kızı... Fakat o zamana kadar ona söyleyemediği gerçeği yine korkup söyleyememek içini yakmıştı...


Eve döndüğünde, yine anne babası başına dikilmiş,

-"Sen ve çiçekçi bir kız... Sen nasıl razı gelirsin böyle birşeye Ferhan? Kız senin parana aşık sana değil... Oğlum biz soylu bir aileyiz. Davul bike dengi dengine. Aklını başına topla.. -" demişler, ardından ise çok hararetli bir tartışma yaşanmıştı aralarında... Eğer Birgül'den vazgeçmezse, evlatlıktan reddedeceklerini,baba mirasından tek kuruş alamayacağını söylediklerinde, anlamlı anlamlı gülümsedi gözleri paradan başka hiçbirşey görmeyen anne babasına... Ve ne olursa olsun gerçek ve saf sevgiyi bulduğu Birgül'den vazgeçmeyeceğini söyledi kararlı bir şekilde...


Ve dediğinide yaptı Ferhan. Defalarca Birgül'ü anne babasının karşısına çıkarsada sonuç hep aynı olmuş, fakirliğiyle dalga geçerek kovmuşlardı kızı...


Çiçekçiliğin yanında bazı günler elleriyle diktiği elbiseleride satan Birgül'ün elinden tutup nikah dairesine götürmüştü birgün Ferhan. Ve ne olursa olsun sevgilerinin herşeye üstün geleceğini söyleyip,evlilik teklifi etmişti Birgül'e. Göz yaşlarıyla nüfüs kağıdını uzatırken sevdiği adama,hayattaki tüm zorlukları onunla aşacağına, sevdalarının tüm olumsuzluklardan galip çıkacağına okadar inanmıştı ki genç kız...


Nikah dairesinin iki temizlik görevlisini nikah şahitleri yapmışlardı rica minnet... Ve aynı günün akşamı Birgül'ü bu defa eşi olarak anne babasının karşısına çıkarınca,

-"Bakalım beş kuruşun kalmayınca,halin kötü oluncada seni sevecekmi bu çiçekçi? -" deyip dedikleri gibi evlatlıktan reddetmişlerdi Ferhan'ı...


Birgül'ün yatalak babası öyle mutlu olmuştu ki bu evliliğe. Birgül çok bahsetmişti Ferhan'dan.Güzel yürekli delikanlının kızına nasıl içten baktığını görünce ise hiç şüphe etmemişti sevgisinden. Artık iki evladı olduğunu söyleyip o gün oğlu gibi bağrına bastı Ferhan'ı da.. 


Günler sonra mahkeme'ye başvurup "Beyoğlu" soyadını almış, anne babasının o çok kıymet verdiği malına mülküne sırtını dönmüştü genç adam... Çalışacak ve ailesine bakacaktı Ferhan... Ama korkuyla eşi Birgül'e eğer öğrenirse kendisinden vazgeçeceğini sanıp söyleyemediği hastalığı nüksetmeye başlamıştı o günlerde... Durup dururken yere düşüyor, ayakta durmakta zorlanıyordu artık...


Ve birgün düşdüğü yerden hiç kalkamadığında, Birgül mahallede taksicilik yapan komşusunu eve çağırmış ve hastahaneye götürmüştü eşini...


Doktor ise hiç umutlu konuşmamıştı. Aksine daha da ilerleyeceğini söylemişti Ferhan'ın hastalığının... Belkide kısa birzamanda yatağa mahkum olacağını anlattığında,öyle çok ağlamıştı ki Birgül...

-"Şimdi fedakarlık sırası bende-" deyip eşine bir bebek gibi bakmaya başladı o günden sonra...


Hergün eşinin hastalığıyla ilgili kitaplar okuyor, hastalığa iyi gelebilecek en küçük doğal yöntemi uyguluyordu zaman kaybetmeden... Belki binlerce makale bulup okumuştu bu hastalıkla ilgili. Hiç yorulmadan ve usanmadan... 


Tüm bunlar olup biterken ise hem çiçek satıyor, hemde yeni yeni elbiseler dikiyordu Birgül... Hatta Ferhan'a bile öğretmişti. Elbise kalıpları, dikiş yöntemlerini tek tek göstermiş, yattığı yerden eşine destek olmak isteyen Ferhan ise hemen kavramıştı işi...Birlikte moda dergilerine bakıp, yeni yeni elbiseler hayal ediyorlar ve alabildikleri kumaşlarla bu elbiseleri dikip iyi fiyattan sattıklarında daha da moralle başlıyorlardı yeni elbiselerinin dikimine... 


Birgül makalelerini fazlasıyla okuduğu Almanyada görev yapan Türk doktor'a mektup yazdı birgün. Pek cevap vereceğini düşünmesede eşi için en küçük umut verecek yolu bile denemek istiyordu. Bir hafta sonra ise ünlü doktordan mektup gelince okadar mutlu olmuştuki. 


-"Hanımefendi çaresizliğinizi anlıyorum. Ve eşinize olan sevginiz beni ne kadar etkiledi bilemezsiniz. Biliyormusunuz? Ben eşimi bu hastalıktan kaybettim. Sizin hikayeniz bu yüzden çok etkiledi beni. Ben uzun süredir bu hastalık üzerinde çalışmalar yapıyorum... Ve size yardım etmeyide çok istiyorum. İnşallah eşiniz iyi olacak... Sevginiz hiç solmasın-"yazan mektubu okuyunca bir çocuk gibi sevinçten hıçkıra hıçkıra ağlamıştı... 


Ve o günden sonra her hafta Almanyadaki ünlü doktordan bir mektup aldı Birgül... Ve doktor'un söylediği yöntemleri ve doğal ilaçları kullanarak kısa zamanda eşi etkilerini görmeye başlayınca daha da umutla mektuplaşmaya başlamıştı doktorla... 


Ve tam iki yıl tıpkı doktor'un mektuplarında yazdığı doğal karışımları içirmişti eşine.Ferhan'ın eriyen kemikleri günden güne  gelişiyor, eskisi gibi güç kazanıyordu sanki...Muzice oluyordu işte. Ve günün birinde ilk defa yataktan doğrulduğunda, 

-"Senin sayende birtanem...Bak işte oldu... ALLAH o doktordanda, sendende razı olsun biricik eşim-" deyip gözyaşı dökmüştü genç adam... 


Sonra tahmin edin ne oldu? Bir yıl sonra ilk defa ayağa kalktı Ferhan... Ve yürüyebildi önce ALLAH'ın, sonra doktor'un ve eşinin büyük özverisi ve çabasıyla... 


Senelerce anne babasının  deste deste para döktüğü doktorlar bile bulamamıştıda bu hastalığın çaresini, sevgileriyle buldukları o doktor yardım elini uzatmıştı kendilerine. Demekki herşey parayla olmuyordu bu dünyada... 


Sonrasında el ele verip yepyeni modellerde elbiseler yaptılar birlikte...Çiçek satmayı bırakmışlardı. Ve önce bir dükkan açtılar. Sonra da işleri iyiye gidince daha büyük ve cadde üstünde olan bir dükkana geçmişlerdi. Hayal kurup tasarladıkları elbiseler bir marka olmuş ve "BEYOĞLU" markası olarak şirketleşmeye kadar gitmişlerdi... 


İki sene içinde ise yüzlerce elemanları olmuştu. Ve "davul bile dengi dengine" sözünü sevgileriyle nasıl yıktıklarını önce birzamanlar herkese gösterdiler...


Almanya'da görev yapan o Türk doktor'a kargo gelmişti birgün... Merakla kutuyu açıp baktığında ise muazzam güzellikte elbiseler birde not görmüştü içinde... 


-"Herşey için minnettarız hocam... Sevgimiz sizin saynizde solmadı. BİRGÜL ve FERHAN BEYOĞLU -" yazan notu okuduğunda okadar duygulanmıştıki yaşlı doktor... 


Ferhan ve Birgül tüm tabuları yıktılar.Herşeye rağmen artık mutlular. Babaları sevgilerine nazar değmesin diye dualar ediyor. Ve yakında bir çocukları olacak... Davul bile dengi dengine değil, kalpler dengi denginedir... Ve seven iki yürek herşeyin üstesinden gelir...




#Yazar #Suat #Özge

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Milattan önce 4 bin yılında yaşayan Sümer Medeniyetinden elde edilen...

İĶİ KEKLİK TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ

İlk robot ve otomat sistemlerini tasarlayan bilim insanı: ''El-Cezeri" Çılgın Otomatçı: El-Cezeri