Paskalya Adası

 Paskalya Adası

Güney Pasifik Okyanusu’nda yer alan, Şili’nin Valparaiso bölgesine bağlı Paskalya Adası, bugün dünya çapındaki tanınırlığını yüzyıllar önce volkanik tüf ve taşlar oyularak yapılmış Moai heykelleriyle kazanmıştır. Moai heykelleri başta olmak üzere okyanusun ortasında derin bir kültürü ve tarihi barındıran Paskalya Adası nam-ı diğer Rapa Nui, keşfedilmeyi bekleyen hazinelerle dolu.
Rapa Nui, Şili’den ya da Tahiti’den 5 saatlik bir uçuşla varabileceğiniz, okyanusun üzerinde küçücük bir ada. Üçgen bir forma sahip olan adanın 3 ucunda da birer yanardağ bulunuyor. Poike, Rona Raraku ve Maunga Terevaka adındaki bu volkanik dağlar, adanın taş yapılarının, o meşhur Moai heykellerinin temelini oluşturuyor.
Adanın birçok yerine dağılmış olan bu heykeller 1000’den fazla sayıda ve devasa boyutlarda. Adanın yerel ismi olan Rapa Nui, bu anıtları yaptığı düşünülen Polinezyalı yerli halkın da adı. Adaya Paskalya Adası denmesinin sebebi ise adaya ayak basan ilk Avrupalı ziyaretçi Hollandalı Jacob Roggeveen’in buraya bir Paskalya arefesinde ulaşması. 1995’te UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen ada, doğası, sıcak iklimi, yerel kültürü ve gelenekleri ile kaşiflere hâlâ esin kaynağı olmayı sürdürmektedir.
Paskalya Adası’nın Gizemli Heykelleri
Geçim kaynağı çoğunlukla turizm olan Paskalya Adası’nda turizmin odak noktası da hâliyle bu gizemli heykeller. En uzunu 10 metre yüksekliğe ve 82 ton ağırlığa sahip olan heykeller görenleri büyüleyecek bir görkeme sahipler. Bu heykellerin en ağırı ise 86 ton ve tamamlanmamış bir parça. Tamamlanmış olsaydı 100 tonun üzerinde bir ağırlığa sahip olacağı tahmin edilen heykel de diğerleriyle beraber gizemli bir geleneğin sırrını saklıyor sanki.
Kimi araştırmacılar bu heykellerin birer anıt misali, ölen kişilerin anılması için yapılmış olduğu fikrini savunuyorlar. Yapılış nedenleriyle ilgili gerçeğe yakın ve gerçeküstü çok farklı rivayetler olsa da varlıkları ziyaret eden herkes için tarif edilmesi güç, sıradışı bir deneyim diyebiliriz.
Bu heykellerin yerleştirilmiş olduğu kaidelere “Ahu” adı veriliyor. Adada 1000’in üzerinde bulunan heykelleri ziyaret etmek için ise en etkileyici yerlerden başlamak en iyisi. Bunlardan ilki Ahu Tongariki. Adanın batı ucunda bulunan, Moai heykellerini barındıran bu en geniş bölgede yan yana dizilmiş 15 adet Moai heykeli, ziyaretçileri sırtlarını verdikleri okyanusun gücü, ağırbaşlılıkları ve gizemli suskunluklarıyla karşılıyorlar. Buradaki heykelerin bir özelliği de adanın diğer bölgelerindekiler gibi yalnızca baş bölümünün değil tüm vücut olarak şekil verilmiş olmaları. Ziyaret edeceklerin bilmesi gereken en önemli şeylerden biri de şu; Tongariki’de gün doğumu bambaşka, mutlaka yakalanmalı!
Heykelleri ziyaret etmek için en iyi bölgelerden bir diğeri de Rona Raraku Dağı yakınlarındaki taş ocağı. Heykellerin neredeyse tamamının yapılmış olduğu yer olan bu taş ocağının çevresinde hâlâ yüzlerce Moai heykeli bulunuyor.
Bu gizemli heykeller ile muazzam bir okyanus manzarasının buluştuğu bir diğer nokta ise Ahu Akivi. Tongariki’nin tersine bu sefer heykellerin yüzlerini okyanusa döndüklerini görüyoruz. İnanışlardaki farklılıklar mı yoksa pratik sebepler mi bu farklılıkları yaratıyor henüz çözülememiş. Fakat Paskalya Adası - Rapa Nui’nin, bu gizemli hazinesiyle daha çok araştırmaya ve verimli tartışmaya yol açacağı da kuşkusuz.
Rona Raraku Dağı’nın eteklerine kurulu Orongo kasabası ve Birdman yarışmalarını yerel rehberlerden dinlemek oldukça keyifli ve bilgilendirici. Yılın ilk kuş yumurtasını yakalamak üzere yapılan yüzme yarışları, tüm ada yönetimini de elde etmeyi sağlayan bir yarışma olma özelliğini gösteriyor. Bu kasabada taşlarla kurulmuş evleri gördüğünüzde ilk anda onların evler olduğunu anlamakta zorlanacaksınız. Rapa Nui’nin gizemli, neşeli ve renkli yüzü her yerde karşınıza yeni sürprizlerle çıkacaktır.
Doğanın Ta Kendisi
Hem okyanusun hem de volkanik kara kısmının yaratmış olduğu doğal güzellikler görmeye değer rotalar oluşturmuş halde Rapa Nui’de. Anakena Plajı, tropik bir kumsal olarak deniz keyfini ve otantik atmosferi tadabileceğiniz yerlerden. Palmiye ağaçlarıyla ve bembeyaz kumlarıyla huzur veren plaj bölgesinde iki adet de ahu bulunuyor. Moai heykellerinin gizemli varlığını hissederek okyanusun engin mavisinin tadını çıkarmak paha biçilmez bir deneyim olacaktır.
Rapa Nui su sporları alanında da birçok fırsat sunuyor. Tüplü/tüpsüz dalış, şnorkel dalışlarıyla Pasifik’in derinlerini keşfedebilir, sörf imkânlarıyla da okyanusun dalgalarına meydan okuyabilirsiniz.
Rapa Nui’nin bir diğer doğal hazinesi ise Rapa Nui Millî Parkı. Aslında yerlilerinin de tam olarak sınırlarını bilmediği bu geniş millî park Paskalya Adası’nın %43 oranında önemli bir bölümünü kaplıyor. Adanın doğası çoğunlukla yeşilliklerle kaplı olduğundan doğa yürüyüşü, bisiklet gezisi yapabilme ve kamp kurabilme imkânı da sunuyor.
Sanatla İç İçe Rapa Nui
Adanın yerlileri, birçok yerli kültürde olduğu gibi çok renkli geleneklere sahip. Yerlilerin çoğu el sanatlarına, zanaate eğilimli. Geleneksel zanaatlerden biri olan ahşap oymacılığını ile üretilen objeleri, heykelcikleri inceleme ve hediyelik olarak bunlardan satın alma şansınız var.
​Rapa Nui’de her dönem tarihin, egzotizmin tadını çıkarabilirsiniz. Şubat ayındaki Tapati Festivali’ne denk gelmek ise oldukça eğlenceli görüntülere şahit olmanızı sağlayacaktır. Bu festivalde geleneksel sanatlar, etkinlikler alanında ailelerin yarışmasına tanık olacak tüy kaplı kostümleriyle dansçıların hızlı ritimlere eşlik eden dansına eşlik etmemek için kendinizi zor tutacaksınız.
Biraz da detay bilgisi olması için.
Paskalya Adası Gerçekleri
Rapa Nui olarak da adlandırılan Paskalya Adası, Pasifik Okyanusu'nda bir Polinezya adası.
Ada 1888. yılında Şili'nin özel bir bölgesi haline geldi.
Paskalya Adası, erken Rapa Nui halkı tarafından heykellendirilen ve dikilen moai olarak adlandırılan 887 büyük heykelle ünlüdür.
1995 yılında Paskalya Adası, adanın büyük çoğunluğu Rapa Nui Milli Parkı'nda korunmuş olan UNESCO Dünya Mirası oldu.
Paskalya Adası 2012. 'de 5,800 civarında sakini yaşadı. Bu insanların % 60' den fazlası yerli Rapa Nui halkının soyundan geliyor.
Polinezyalıların ilk Milenyum civarında adaya yerleştiklerine inanılıyor. Gelişen Rapa Nui halkı 1100-1680 MS 1680 arasında büyük taş heykelleri oydu ve nüfus bu süre zarfında yaklaşık 15,000 kişi oldu.
Polinezyalı farelerin tanıtımı ve nüfusunun aşırı artışı yerli büyük geniş ormanların ve doğal ortamın yok olmasına ve yerli kuşlar ve deniz kuşları gibi birçok doğal kaynağın yok olmasına yol açtığı düşünülmektedir. Bu iç savaşa ve Rapa Nui uygarlığı 1722. 'de Avrupalılar geldiklerinde sadece 2000-3000 kişiye kadar düştü. Denizcilerin taşıdığı hastalıklar ve Perulu köle baskını, 1877.' de yerli nüfusun sadece 111 kişiye düşmesine neden oldu.
Adaya ilk kaydedilen Avrupalı ziyaretçi Hollandalı kaşif Jacob Roggeveen, 5 Nisan 1722. Pazar günü Paskalya Adası ' na ulaştığı için ′′ Paskalya Adası ′′ olarak adlandırdı.
En yakın yerleşim adası (Pitcairn Adası) 2,075 km (1,289 mil) uzaklıkta ve Şili 3,512 km (2,182 mil) uzaklıkta bulunan Paskalya Adası, dünyanın en izole yerleşim adalarından biri.
Paskalya adası 24.6 km (15.3 mil) uzunluğunda ve 12.3 km (7.6 mil) en geniş noktasında, toplam alan büyüklüğü 163.6 km2 (63.2 mil2) dir.
Terevaka ' nın volkanik zirvesi deniz seviyesinden 507 m (1,663 ft) yükseklikteki adanın en uzun noktası ve Poike ve Rano Kau yanardağlarıyla birlikte adaya üçgen şeklini verir.
Paskalya Adası heykellerinin sadece başlıca olduğu (bazıları zaman içinde boyunlarına kadar gömülmüş olsa da) genel bir yanlışlıktır. Aslında onların da torsosu var, çoğu baldırın tepesinde, bazıları ise tam diz çökmüş figürleri.
Neredeyse tüm moai'ler, nesli tükenmekte olan Rano Raraku yanardağında bulunan taş ocağında katılaşmış volkanik küllerden oyuldu. Oymacılar, farklı heykeller üzerinde aynı anda çalışan birçok ekiple bazalt taşlı el keseleri kullandı. Ancak, tek bir moai 5-6 kişilik takımı bitirmesi yaklaşık bir yıl sürdü.
Her heykel aile ata hattının merhume reisini temsil ediyordu.
Heykellerin sadece dörtte biri taş ocağında neredeyse yarısı hala kalmışken ve diğerleri amaçladıkları yerlere doğru oturuyordu.
En büyüğe ′′ Paro ′′ denir. 82 ton ağırlığında ve boyu 9.8 m (32.15 ft). Tüm heykellerin ortalama boyutu 4 m (13 ft) boyunda ve 14 tondur.
′′ Ahu ′′ birçok moai ' nin oturduğu taş platformlardır. Bilinen 313 ahu ve bunlardan 125 tanesi moai taşıyor. En büyük, Ahu Tongariki 220 m (720 ft) ve en fazla (15) ve en uzun moai ' ye sahipti.
🌍 Paskalya Adası
📸 @agrimisadventures
.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜNYA'YI KURTARAN ÇOCUK~

Dil Gelişimi ve İlgili Kuramlar

Atatürk, Mayıs 1935'te Amerikalı gazeteci Gladys Baker'a verdiği bir röportajda